Bu yazımda bana en çok sorulan sorulardan biri olan film seyrederek İngilizce öğrenebilir miyim sorusuna cevap vermeye çalışacağım.
Öğrenmek sözlük anlamıyla bir beceriyi kazanmak demektir. Bir beceri kazanmak ise bir hedef doğrultusunda planlanmış bir süreçtir. Bugün sizi siz yapan tüm değerlerinize ya da akademik geçmişinize şöyle bir yoğunlaşırsanız, değerlerinizi belli yaşanmışlıkları sonucu, akademik alan bilginizi ise hedeflediğiniz gelecekler ilgili almış olduğunuz eğitim sonucunda kademeli olarak kazandığınızı görürsünüz.
Hal böyle iken alanı sanat ve eğlence dünyası hedefi ise eğlendirmek olan bir çalışmadan, yalın haliyle dil öğretmesini beklemek doğru bir bakış açısı olmayacaktır.
Bununla birlikte, özellikle Amerikan dizilerinde kullanılan jargon, Amerika da yaşamayı ya da tüm zamanını Amerikalılarla geçirmeyen birinin diğer ülke vatandaşları ile kuracağı iletişimlerde bilakis basit ve anlamsız kalacaktır.
Tüm bunlara ek olarak, nasılsa kendi ülkemizin dizi ve filmlerinde farklı lehçe ve şivelere yer veriliyor ise, yabancı film ve dizilerdeki telaffuzun da dil öğrenme yolunda ilerleyen biri için yanıltıcı olma riskinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
Peki filmlerin dil öğretiminde kullanım alanı hiç yok mudur?
Elbette vardır; ancak büyüklerimizin deyimiyle işi erbabına bırakmak lazım diye düşünüyorum. Örneğin, biz öğretmenler olarak, öğrencimizin seviyesini ve öğreteceğimiz konuyu baz alarak filmlerin bazı kesitlerini kullanarak eğitim materyali haline getirebiliyoruz.
İkincil olarak İngilizce seviyesi B+1(intermediate) ve üstü olan kişiler İngilizce kelime bilgilerini zinde tutabilmek ve dinleme becerilerini geliştirmek adına alt yazısız olarak film ve dizi izleyebilirler. Bu noktada şahsi önerim, İngilizcesi temiz ve yavaş olan dizileri tercih etmeleridir. Örneğin bu arkadaşlarım için ‘Tell Me a Lie’ adlı diziyi önerebilirim. Aynı zamanda BBC kanalının podcastlerini veya Margaret Thatcher’in konuşmalarını dinlemek de öneriler arasında yer alabilir. Ancak sadece dinlemenin akılda kalıcı olmadığını hatırlatıyor, dinlediklerinizi başkalarına İngilizce olarak aktarmanızı, bu koşulu sağlayamadığınızda ise bir kâğıda dökmenizi tavsiye ederim. Unutmayınız ki okumak ve dinlemek alıcı yazmak ve konuşmak gibi üretici becerilerdir.
Bu grupların dışında kalan arkadaşlarımın, öncelikle bir uzman rehberliği doğrultusunda dili doğru şekilde öğrenmelerinin çok daha akılcı ve ‘ÖĞRENME’ kelimesinin anlamına karşılık geldiğini düşünüyorum.
Sağlıcakla kalın.
Henüz yorum yapılmadı